loader image
+90 542 155 46 48 info@ankaradilkom.com 9.00-19.00

kekemelik hızlı konuşma

Kekemelik - Hızlı Konuşma Bozukluğu

Kekemelik, konuşmanın akıcılığı ve ritmi ile ilgili bir iletişim bozukluğudur.Akıcı konuşmada ritim ve zamanlama büyük önem taşır. Hız, vurgulama ve doğru yerde duraklamalar açısından farklılıklar olsa da akıcı konuşmada sözcükler ve sözcük grupları kendiliğinden akar. Akıcılıkta ortaya çıkan bozukluklar, uygun olmayan duraklamalar, tekrarlar ve benzer problemler konuşmanın doğal akışını etkiler.

8

İşte ses, hece ve sözcüklerde uzatmalar, tekrarlar veya duraklamalarla ortaya çıkan konuşmanın akıcılığının bozulduğu bu durum “kekemelik” olarak adlandırılır. Artık, kişinin ne konuştuğundan çok nasıl konuştuğu dikkat çekmeye başlar. Konuşan kişi de dinleyenler gibi durumu fark ettiğinde, konuşma güçlüğüne korku ve endişe de eşlik eder. Bazı durumlarda belirgin yüz ve vücut hareketleri konuşma çabası ile birlikte görülebilir.

  • Normal sayılamayacak şekilde seslerin, hecelerin, sözcüklerin ve cümlelerin tekrar edilmesi; p- p-..peki, ol-ol olmaz, ben de- ben de- bende geleceğim… gibi.
  • Sözcüklerin bitirilmeden bırakılması.
  • Düzensiz solunum ve kararsız konuşmaya bağlı olarak sözcüklerde alışılmadık vurgulamaların ortaya çıkması: Patlamalar gibi.
  • Seslerin olağan dışı uzamaları f f f fare gibi.
  • Belli bir sesin çıkartılması ve konuşma sırasındaki gerginliğin atılmaması, nefesin engellenmesine ve tıkanmasına yol açar. Karşılıklı konuşmayı kontrol edebilmek için gösterilen mücadelenin işaretleri açık olarak görülebilir. Konuşmanın akıcılığı ve ritmi bozulmakla birlikte yüzde gerilim, kaş-göz oynatma, başın anî hareketleri, bütün bedende istenmeyen jestler gözlenebilir ve her ses birimi bu tıkanmalardan etkilenebilir.
  • Konuşmada güçlük yaşandığı anda bazen fazladan sözcük ve sesler eklenir: Aman!, ya!, yani!, şey! gibi.
  • Bazı ortamlarda sözcükler, konuşulan konuya uygun olmayacak şekilde dolambaçlı yollarla söylenebilir. Kekemeliği olanlar hangi sözcük ve seslerin onlar için problem yaratacağını bilirler ve bu durumdan sözcük oyunlarıyla kaçmaya çalışırlar. Ya da sözel iletişime girmeyip sessiz kalmayı tercih ederler.

Kekemeliğin nedenleri konusunda ileri sürülen görüşler oldukça değişik ve çoktur. Kimi uzmanlar, kekemeliği yapısal bir bozukluk olarak ele alırken, kimi öğrenilmiş bir davranış, bir direniş belir­tisi olarak tanımlamakta, bir başkası da çevresel nedenlerin kekemelikte önemli bir rol oynadığı görüşünü savunmaktadır. Son zamanlarda genler üzerinde yapılan çalışmalar önem kazanmakta ve umut verici çalışmalar devam etmektedir. Ancak, yaygın olarak kekemeliğin tek bir nedene bağlı olarak ortaya çıkmadığı görüşü hâkimdir.

Yukardaki örneklerde görüldüğü gibi temelde bir konuşma bozukluğu olan kekemelik, kişinin hayatında konuşmanın şekline ilişkin bir bozukluktan çok daha fazla alanı etkilemektedir. Bu nedenle kekemeliğin yalnızca kekelenen sözcük sayısının azaltılmaya çalışılması şeklinde müdahale edilmesi yeterli olmamaktadır. Kekemelik terapisini içeren bir program kişinin kekemliğe yönelik olumsuz yargılarını en aza indirgemesini  ve duyarsızlaşmasını (Systematic desentization) sağlamak zorundadır. Kişinin kekelemeye yönelik kaygısının azaltılması sonrasında kişiye kekelemeyi modifiye edecek (stuttering modification) teknikler kazandırılır.  Kişinin ihtiyacı olması durumunda kişiye akıcılını şekillendirecek (Fluency shaping) teknikler ayrıca öğretilir.

Erken çocukluk döneminde yapılan müdahale farklılık göstermektedir. Erken çocukluk döneminde yapılan müdahalelerde öncelikle ebeveynlere çocuklarıyla iletişim esnasında yapmaları gerekenler öğretilerek doğrudan olmayan bir terapi süreci desenlenir. Bu indirekt terapinin sonucunda çocuk 6 ay gözleme sürecine alınır ve 6 ay sonrasında çocuğun durumu tekrar değerlendirilerek süreç planlanır ya da iyileşme sağlandıysa süreç sonlandırılır.